99 senesinden beri "dostum" dediğim biri var... Dost demek sürekli görüştüğümüz insan mıdır? Ya da dost demek her an kapımızı çalabilecek olan mıdır? Bu dostum, 2003 senesinde Canada'ya gitti. Esasen dil okulunda okumak için gitti ama sonrasında orada kaldı... Önce çalışma izni aldı, sonra göçmen oldu ve iki sene evvel de vatandaşlığını aldı.
Uzaklarda olduğu için onu özlesem de, Türkiye'de iken de o İstanbul'da ben Ankara'da olduğumuzdan görüşmelerimiz telefonla olurdu çoğunlukla.
Saatler yoktu bizim dostluğumuzda.
Gece 4 ve canım mı sıkkın? Arardım onu... Bilirim ki niye uyandırdın demez, bilirim ki yardımcı olmak için gecenin o vaktinde bile uğraşır durur.
Bunları şunun için anlattım...
Geçtiğimiz sene yine bir gün, ofise çok keyifsiz gittim. Modum düşük, mutsuz ve kendimi son derece kötü hissettiğim bir gündü. Nasılsın diye mesaj geldi. Modum çok düşük dedim.
Tek söylediğim bu oldu. Yaklaşık 2.5 saat sonra, dünyada gördüğüm en koca kafalı gül buketi masamın üzerindeydi :) Yüzümdeki mutluluğu anlatabilmem mümkün değil. Koca kafasına baktıkça güllerimin, tebessüm yüzümde gülüşe dönüştü. Aradaki saat farkını bile hiçe sayıp beni mutlu etmek için çabalayan bir dostum vardı çünkü...
Bazen kendimi yapayalnız hissetsem de, bilirim ki telefonun bir ucunda dostum var. Niye aradın demez, müsait değilim demez, hiçbir şey söylemeden ve katiyyen sorgulamadan sadece dinler...
O halde bu akşamki güzel şarabımız, mesafe dinlemeyen ve yürekten gelen, koca kafalı gül buketi güzelliğindeki dostlukların şerefine olsun...
Hayatımıza yıldızlar katmak için, dostlarınıza ona değer verdiğinizi söylemenin belki de şu an tam sırasıdır! :)
Harika bir his değil mi? Benim de var böyle dostlarım, gurur duyuyorum, mutlu oluyorum.
YanıtlaSil