20 Eylül 2016 Salı

Belgrad Tur Rehberi

Merhabalar !
 
Öncelikle herkesin geçmiş bayramını kutluyor, sağlık ve mutluluk dolu nice bayramlar diliyorum. Kurban bayramı beni biraz üzen, biraz duygusal hissetmeme sebep olan, duygularımın karıştığı bir bayram... Görmek istemem, duymak istemem, düşünmek istemem kurban bayramlarında genel olarak. Bir hayvansever olarak hep kendimi kötü hissederim ne yazık ki. Bunun mücadelesini çokça vermiş olmakla birlikte, bu duygu yoğunluğunu bir türlü atabilmiş değilim senelerdir. Bu yüzden de kurban bayramlarını olabildiğince yurtdışında ve bu bayramın olmadığı yerlerde geçirmek üzerine programladım kendimi birkaç senedir.
 
Eşimle bu seneki durağımız da, Belgrad oldu... Hem daha önce görmediğim bir şehri keşfetme fırsatım oldu, hem de bana oldukça keyif veren bir gezi oldu... Sıcağı sıcağına hap niteliğindeki tavsiye ve notlarımı paylaşmak istedim bu yazımda.
 
Genel birtakım bilgilerle başlamak isterim...
 
Öncelikle Sırbistan, Türkiye'den vize istemeyen ülkeler arasında. Bu sebeple Türk'ler tarafından çok tercih edilen, popüler bir ülke. Fakat, pasaportunuz yeni ise, eski vizelerinizi de yanınıza almanızda fayda var. Uçaktan indiğinizde polisler pasaport kontrolü yapıyor ve vize bulunmayan pasaport sahiplerini ikinci bir inceleme/sorgu-sual için bir süre bekletiyorlar. Fakat eski pasaportunuzdaki vizeleri göstererek bu bu aşamadan kurtulabiliyorsunuz rahatlıkla. Sonrasında, Sırbistan'a hoşgeldiniz...
 
Başkent Belgrad'a İstanbul'dan uçak yolculuğu, 1 saat 15 dakika kadar sürüyor. Nikola Tesla Havalimanı'nda indikten sonra şehre taksi ile ulaşım mümkün. Şehir merkezine kadar, 50 TL civarı bir para ödüyorsunuz.
 
Sırbistan para birimi, Sırp Dinarı. Kolay hesap için, gördüğünüz dinar tutarını, TL cinsinden öğrenebilmek adına 0,024 ile çarpmanız yeterli. Nikola Tesla Havalimanı çıkışında, taksi danışma bankosu var. Taksiye binmeden önce bu bankoya uğrarsanız, size gideceğiniz yere kadar olan ücreti gösterir bir fiş veriyorlar. Siz de taksiciye bu fişi veriyorsunuz ve böylece taksici sizi dolaştırıp kazıklayamıyor! Bence süper bir uygulama...
 
Yanınızda Euro bulundurmanızı ve Sırbistan'a inişte, exchange kiosk'unda bir miktarını dinara çevirmenizi öneririm. Kalanını euro olarak taşırsanız, şehirde bir sürü exchange office göreceksiniz zaten, bozdurur bozdurur harcarsınız :)
 
Para birimleri bizimkine göre çok sıfırlı olduğu için, hesaplar biraz kafanızı karıştıracak. O yüzden, hesap makinenizi yanınızdan ayırmayın. Örneğin biz, Nikola Tesla Havalimanı'ndan Knez Mihailova (yani Belgrad'ın İstiklal Caddesi) tarafında, 1800 Dinara gittik... Ben saçımı başımı yolarken dünyaları verdik taksiye diye, bunun 48 TL civarı olduğunu görmem beni rahatlattı :) Bu şoku pek çok defa daha yaşamışlığım var. Restoranlarda 3000 Dinar görünce kalbime inmesi gibi :) Oraya da geleceğim...
 
Biz, merkezdeki Hotel City Savoy'u tercih ettik. Booking sağolsun, gitmeden uzun bir süre araştırmamıza izin verdi ve en iyi otelin bu olduğuna karar verdik. Konaklamadan gayet memnun kaldık. Yine gitsem yine tercih edeceğim bir otel olur açıkçası. Günlüğü kişi başı 125-TL'ye geldi. Otel hem yeni, hem temizdi... Odaları geniş, kahvaltısı güzel, personeli de son derece yardımseverdi. Oteli şiddetle öneririm yani :)
 
 
 
 
Biz otele eşyalarımızı koyar koymaz kendimizi dışarı attık. Elimizde, otel resepsiyonundan tedarik ettiğimiz bir harita ile koyulduk yola :) Eşimin otomobil merakını da gözeterek ilk tercihimiz, Otomobil Müzesi idi.
 
Kime sorsak müzeyi bilmiyor iyi mi :) Dolandık dolandık, işin garibi, gittiğinizde göreceksiniz, Sırpların büyük bölümü ne yazık ki İngilizce bilmiyor. İyi niyetle size Sırpça bir şeyler anlatıyorlar ama siz saf saf bakıp kafa sallıyorsunuz. Neyse ki, güç bela müzeyi bulup içeri girdik. Kişi başı 5 TL gibi komik bir rakam ödedikten sonra, müze görevlisi salon ışıklarını yaktı ve sadece eşim ve ben müzeyi bir saate yakın gezdik :) Bizden başka niye kimse yoktu bilemiyorum, sanırım Sırplar bile bilmiyor olduğundan keşfedilmemiş burası :)
 
Bol bol fotoğraf çektik. Müze fazla büyük değil ama araçları incelemek çok keyifli. Otomobillere meraklıysanız, bu müzenin ilginizi çekeceğini düşünüyorum. Çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. 
 
 
Benim müzedeki favorimse, 1938 model bu BMW oldu :) Asil araba her dönem asil belli ki.... Şimdi verseler binerim, o derece :)

 
Otellerden veya turist danışma bürolarından tedarik edeceğiniz haritalar, size şehrin simgelerini gösteriyor. Siz de haritaya doğru ilerlerseniz, en popüler turistik yerleri, 3-4 günde rahatlıkla bitirirsiniz.
 
Şehirde mimari çok keyifli. Eski binalar ama çok görkemli ve estetikler. Yukarıda içinden bir kesit gördüğünüz St. Mark Kilisesi de bu güzel yapılardam biriydi. Oldukça büyük bir kilise. Daha önce başka ülkelerde görmedim fakat bütün Sırp kiliselerinde gördüğüm bir şey oldu. Sırplar, kilise ziyaretlerinde, öncelikle çerçevedeki Hz. İsa fotoğrafını eğilip öpüyorlar. Hepsi aynı çerçeveyi öpüyor, bu yönüyle hijyenik olmasa da, başka ülkelerde böyle bir alışkanlığa daha önce denk gelmemiştim. Kiliselerin birçoğunda, ne hikmetse bizim gittiğimiz dönemde tadilat vardı. Bu kilisede de, yerdeki Hz. İsa mozaiği yenileniyordu.

 
Nereye giderseniz gidin, bu bina bir şekilde karşınıza çıkacak :) Belgrad Assembly binası. Yine çok güzel bir mimarisi ve şehrin ortasında yükselen güzel bir görünümü var. 

 
Yine şehrin ortasında, Ulus-Atatürk Heykeli gibi yükselen Knez Mihailova heykelini göreceksiniz. Bu fotoğrafta net görünmüyor fakat, Prens bu heykelde sağ eliyle Osmanlılara İstanbul'u işaret ediyormuş. "Geldiğiniz yere gidin"... manasında... Bildiğiniz üzere Belgrad, 1500'lü yıllarda ve Kanuni döneminde Osmanlı egemenliğinde kalmış. Bu yüzden şehirde pek çok Osmanlı izi göreceksiniz. Türkler'i biliyor ve işin ilginci seviyorlar. Sırplar değişik insanlar :) Türkçe konuşmaya çalışıyorlar, Türkler'e yardımcı olmaya çalışıyorlar...
 
Üstelik ilave etmeden geçemeyeceğim, kadınların boy ortalaması 1,80, erkeklerinse 1,90... Ve kadınlar fazla güzel, erkeklerse fazla yakışıklı :) Ne yiyor ne içiyorlar bilmiyorum ama, yaradığı kesin :)
 
Şehrin en popüler caddesi, araç trafiğine kapalı olan ve İstanbul İstiklal Caddesi'nin bir minyatürü olan Knez Mihailova Caddesi. Burası günün her saati hareketli ve sağlı sollu butikler, cafeler göreceksiniz. Burada Zara, H&M gibi mağazaların yanısıra yerel Sırp butikleri ve mağazaları da var. Alışveriş yapabilir, bir şeyler yiyebilir, kahve içebilirsiniz. Mutlaka birkaç kez ziyaret edeceğiniz caddelerden biri Knez Mihailova.
 
Belgrad'da şoka uğrayacağınız kadar ucuza yeme-içme fırsatınız olacak. Türkiye'de orta düzey bir restoranda 120 TL'ye kalkacağınız bir menünün aynısını, Belgrad'da şık bir restoranda 60-TL'ye alabilirsiniz (iki kişi için bahsediyorum). Böyle bir ucuzluk yok.
 
Şöyle bir örnek vereyim, Türkiye'de iyi bir bistro-restoran'da, bir kadeh ithal kırmızı şarap 23-24 TL civarı. Belgrad'da ise aynı marka kırmızı şarap 10-11 TL. İçin, yiyin :) Etler ucuz, makarnalar ucuz, üstelik porsiyonlar iki kişiye rahat rahat yetecek kadar bol.
 
Birkaç restoran önerisinde de bulunacağım:
 
  • Boutique Cafe : Şehrin pek çok yerinde denk geleceğiniz, geniş menülü bir cafe. Nerede görürseniz görün, çekinmeden girin, yiyin için... Garsonlar, menü, lezzet ve fiyatlar harika :)
  • Via del Gusto: Knez Mihailova Caddesi üzerinde, yine menüsü oldukça geniş, geleni geçeni izleyebileceğiniz güzel bir bistro-cafe.
  • Dva Jelena: İki geyik anlamına gelen Dva Jelena, Skadjarlia denen bohem caddede yer alan, geyik etiyle ünlü bir yer. Ben geyik yemedim tabii ki. Sırpların, cevapcici dedikleri bir kebapları var. Bizdeki İnegöl Köfteyi düşünün, porsiyonu bizimkinin 4 katı temiz var :) Tadı da benziyor. Dva Jelena'da bu kebaptan yiyip, biralardan içmenizi öneririm. Jelen, Sırpların bizdeki Efes Pilsen'i... Ama Efes'in kalbimdeki yeri bambaşka. Sırbistan'da bir sürü bira var ama Efes Pilsen'i görmediğimi belirtmeliyim :)
  • Little Bay: Yine popüler bölgede, bir sokak arasında yer alan bu restoranı, akşam yemeğiniz için deneyebilirsiniz. İçeride sürekli klasik müzik çalıyor. Menüsü bol ve yine fiyatlar oldukça uygun. Üstelik İngilizce bilen çok şirin bir bayan garson var burada. Ona denk gelirseniz bolca sohbet edin derim :)
  • Ambar: Burası nehir kıyısındaki popüler mekanlardan biri. Nehire bakarak akşam yemeği yemek ve sonrasında içki ile devam etmek isteyenler için ideal ve güzel. Kokteylleri de denemeye değer.  Bence bir akşamınızı bu güzel mekana ayırabilirsiniz.
  • Kalemegdan Terasse : Aşağıda bahsedeceğim Kalemegdan Kalesi'nin üzerindeki bu mekanda, manzara süper! Kalabalık değil ve püfür püfür esiyor. Denenebilecek restoranlardan biri kesinlikle...
  • Vapiano: USCE Alışveriş Merkezinin en üst katında yer alıyor bu restoran. Tek söyleyebileceğim, gidin gidin gidin ! Vapiano İstanbul'da da olan bir yer fakat gitmedim, bilmiyorum. Londra'da gitmiş ve çok sevmiştim. Belgrad'daki da harika. Gözünüzün önünde makarnanızı pizzanızı yapıyorlar, üstelik çok lezzetli. Mekanın manzarasına da bayılacaksınız :)
Öneri olarak yazmak istemedim bilerek, Manufaktura isminde, foursquare puanı oldukça yüksek bir yere gittik bir akşam. Belgrad'da gittiğim en kötü yerdi diyebilirim. Sunum çok özensiz, porsiyonlar Türkiye'dekinden çok daha az! Buraya gitmenizi hiç önermem...
                       


 
Gelelim Kalemegdan'a...
Şehrin en meşhur turistik bölgesi kesinlikle burası. Dediğim gibi Osmanlı hakimiyetinden mütevellit, her yerde bir Osmanlı kokusu var ve bunu en çok bu kalede alıyorsunuz. Gerçekten gezmesi dolaşması son derece keyifli bir yer kale. Ben en çok burayı sevdim diyebilirim.
 
Burada Damat Ali Paşa'nın türbesi bile var. İstanbul Kapısında da bir fotoğraf çektirmeden dönmeyin. Manzara kaleden bambaşka :) Fotoğraf makinenizi unutursanız çok üzülürsünüz...

 
 Yine kaleden bir görünüm.

 
Şehrin simge yapılarından biri de St.Sava Temple, Aziz Sava Tapınağı...
 
Biz gittiğimizde, tesadüfen içeride yine tadilat vardı, hem de çok geniş kapsamlı bir tadilat. İçeriyi hiç göremedik neredeyse. Bina dışarıdan camiyi andırsa da, ben birazcık hayalkırıklığına uğradım. Ulaşım yürüyerek bir hayli sürdü, daha güzel bir yerle karşılaşmayı beklemiştim :)
 
Yine de dışarıdan foto çekmek için gerçekten güzel...

 
Anlatacak çok şey var ama çok uzun bir yazı yazmak istemiyorum. Dediğim gibi hap mahiyetinde önerilerle dolu bir yazı olmasını amaçladım.
 
Skadjarlia bölgesi, bir sokaktan oluşuyor. İsmini çokça duyacaksınız Belgrad'da. Turistler çok ziyaret ediyor bu noktayı. Yukarıda bahsettiğim Dva Jelena restoranı da bu sokakta. Ama aslında sokakta hiçbir şey yok :)
 
Akşamları şarkıcılar restoranları basıyor ve harika balkan müzikleri eşliğinde yemek yeniyor ama bunun dışında bir cazibesi yok sokağın bana göre. Mekanlarsa tıklım tıklım ve akşam bu bölgede yemek yemek istiyorsanız mutlaka rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.
 
Alaçatı trendini yakalamış bu taş sokak :) Ayağınıza topuklu giymemenizi öneririm, taşlar feci rahatsız edici.
 
Bunun yanısıra biz son gün, yukarıda göreceğiniz Zemun bölgesine gittik. Bölge nehrin, merkeze paralel diğer kısmında yer alıyor, otobüsle ulaşım kolay. Burada çok güzel bir park ve yürüyüş yolu var. Nehir kenarında balık restoranları var. Burayı bir akşam veya öğle yemeği için ziyaret edebilir, yemek öncesi-sonrası güzel bir yürüyüş yapabilirsiniz.
 
Nehirde kuğular, yürüyüş yapan insanlar, köpek gezdirenler... Huzurlu bir bölge burası.
 
Kısacası ben Belgrad'ı sevdim... Burada yaşar mıydım sorusunun cevabı ise "hayır" :)
 
Üç-dört günde rahatlıkla her yeri gezebilirsiniz. Üstelik adım başı Türk'e rastlayacaksınız... THY ve Air Serbia uçuşlarını tercih ettik, ikisinde de herhangi bir memnuniyetsizliğimiz olmadı.
 
Sorularınız için lütfen çekinmeden ulaşın.
 
Sevgiler !

2 yorum:

  1. Ne güzel ne detaylı yazılmış yazı.
    Gitmeyi düşünüyorum kısa zamanda, burası çok faydalı olacak. Sağolun..

    YanıtlaSil
  2. Yardımcı olabildiyse ne mutlu... Güzel yazılarınıza ilham katacağından emin olduğum bir şehir :) Başkaca öneri ihtiyacınız olursa lütfen yazın.

    YanıtlaSil